Budizm’deki vejetaryenliğe ve hayvanların şiddet uygulanarak öldürülüp avlanmalarına tepki olarak Ahimsa (şiddete karşı olma) mantığıyla, Hindular et ile beslenmeyi kesin olarak yasaklamıştır. Tabii ki bu durum Vedik zamanında farklıydı; çünkü o zamanki yaşam koşulları farklıydı. Bazı Hindu yazılarında sığır etinin, kurban eti olduğu zaman yenilebileceği yazar.
Hindular vejetaryenliği ahlaklı bir yaşam biçimi olarak görürler; onlara göre et bir katliam ürünü ve pistir. Brahman‘ların beklentisine uygun olarak, halkın her kesiminde vejetaryenlik vardır. Hinduların hemen hemen tümü sığır etini yemeyi reddeder. 2004 nüfus sayımına göre, Hint halkının %25’i vejetaryendir. Bu durum eyaletlerde değişiklik gösterebilir, örneğin Gujarat halkının %69’u vejetaryen iken Tamil Nadu halkının sadece %21’i vejetaryendir.
Hint mitolojisinde, inek, çok farklı şekillerde konu edilmiştir. Tanrının bedenlendiğine inanılan Krişna bir taraftan Govinda, yani “inek çobanı”, diğer taraftan Gopala, kısacası “ineklerin koruyucusu” olarak betimlenir. Onun eşi Radha ise Gopi, yani “çoban kız” ve ayrıca Tanrı Şiva’nın binek hayvanı boğa Nandi’dir.
Eski Hint kültürü de bizlere dört bin yıldan uzun bir süredir, ineklerin özel değerleri olduğunu göstermektedir. Buna rağmen Neolitik zamanlarda öküzler kurban edilip yenilmekteydi. Bu durumun ne zaman ve nasıl değiştiği hala netlik kazanmamıştır.
Kültür antropologu Marvin Harris, bu değişimi ve değişen ekonomik koşulların nedenlerini araştırmış ve devlet gelirleriyle nüfus yoğunluğunun yeterince öküz almaya yeterli olmadığını ve et ile beslenmek için gerekli besin kaynaklarının ulaşım hayvanı olarak kullanıldığını ortaya koymuştur.
Bu koşullar, ineklerin kurban hayvanı olarak öldürülmemeleri konusunda kesin bir tabu oluşturmuştur ve inek eti günümüzde de hala yenmemektedir. İlginç olan ise, Brahman’ların eski zamanlarda ayinlerinde sığırları kesip kurban etmeleri ve sonradan sığırların korunması için en katı kuralları yine onların koymalarıdır. Alıntı. www.dunyadinleri.com