Omo vadisindeki son kabile ziyaretimizi Konso kabilesinin köyüne yapacaktık. 185 km ( yaklaşık üçbuçuk saat) sonra Konsoların köyüne varmıştık. Bu köyde ilk kez bir çeşme ve elektrik direkleri gördüm. Yine bu köyde ilk kez bir bakkal da gördüm.
Konso köyü Omo Vadisindeki tüm köylerden farklı geldi. Tüm köyün taşlık olması, evlerinin taş veya kerpiç bir kaidenin üzerinde yüksek konik bir formda olması. Bahçe çitlerinin, ama özellikle kapılarının, ağaçların doğadaki formları değiştirilmeden kullanılarak yapılmış olması, taş yolları, inançları, ritüelleri kısacası her şeyleri farklı gelmişti. Konso kabilesinin 50.000 km2 yayılmış yaklaşık 40 köyü varmış.Bunlardan bir kısmı 2011 yılında Unesco Dünya Mirasları listesine eklenmiş. Bununla da gurur duyuyorlar.
Köye giriş için gerekli izinleri ve yine yerel bir rehberi yanımıza alarak dar sokaklara daldık. Evler değişik gelmişti. Bir evin bahçesinde o evin minyatürü görünümünde tavuk kümesi, ahır ve tuvaleti var. Evlerin bahçeleri genellikle taş ve çalılarla birbirlerinden ayrılmış.
Konso kabilesi halkı Afrikada ki bir kaç ülkede de olduğu gibi Waaqefannaa adlı bir dine ve onun Tanrısı Waaqaa ya inanıyorlar. Ayrıca dinlerinin tüm dinlerden önce de var olduğu düşünüyorlar. Kısaca Waaqeffannaa sözcüğü, afaan Oromoo kökenli Waaqaa ile Anfannaa sözcüklerinden gelir. Tanrı ve O’nun, huzurun da kaynağı olan kurallarına sadık kalmak demektir. Bir Waaqeffataa/ttuu, ( erkek veya kadın inanan) bütün kalbiyle Waaqaa’ya teslim olmaya ve bu sayede hem bu dünyada hem de öbür dünyada huzura ermeye çalışır. (Waaqeffannaa inanışı için tıklayınız)
Bu ön bilgiyi ,izin alarak avlusuna girdiğimiz evin bahçesinde gördüğümüz küçülü, büyüklü tahta heykellerin ne anlama geldiğinin kolay anlaşılması amacıyla yazdım.
Avluya girdiğimizde karşımıza ahşaptan yapılmış altı insan iki tane ne olduğunu pek anlayamadığım, ancak mızrak olabileceğini düşündüğüm sivri obje bir de onların önünde yatay olarak duran timsah heykeli vardı. Bunlarla ilgili açıklamayı rehber yaptı. Bu inanışta olanlar ölülerinin hatırasına evlerinin bahçesine onları, yaptıkları kahramanlıklar veya anılarını canlandıracak heykeller yapıyorlardı. Yüzlerce yıldır sürdürdükleri bu geleneklerinin farkına varan modern dünya insanları her şeyi satın alma ve sahiplenme arzularına yenik düşüp bu insanların de kültürlerini alıp giderken yakalanmışlar ve bu eserler Konso müzesinde sergilenir hale gelebilmiş.
Köyün içerisindeki yollar ve evlerin giriş kapılarının darlığı tamamen savunma amacıyla yapılmış, kabileye saldıranların teker,teker girebilmeleri ve ellerindeki mızrak, kılıç ve benzeri silahları rahat kullanamadan onları püskürtebilmek amaçlıymış. Köyün meydanına geldiğimizde burada da bizi şaşırtan bir ağaç kümesiyle karşılaşıyoruz. Bu ağaç kümesi bir nevi köyün tarihi veya geçmişi anlamına geliyor. Ağaç kümesindeki her ağaç 18 yılı temsil ediyor. Yani bu kümedeki ağaçları sayıp, 18 ile çarpınca köyün yaşı ortaya çıkıyor.
Yine bu meydanda yuvarlak oldukça ağır gözüken ( 40-50 kg civarında) yuvarlak bir taş duruyor. Ergenliğini bitirip, aile kurmaya hazır olduğunu göstermek isteyen genç erkekler bu taşı kaldırıp omuz hizasından geriye doğru atıyor ve niyetini köyün ahalisi karşısında açıklamış oluyor.
Konsolular çalışkan bir kabile. Son derece taşlık bir arazide teraslama yapıp, o sınırlı toprak setlerde sebze, meyve yetiştiriyorlar, arıcılık yapıyorlar. Teraslarda yetiştirdikleri başlıca ürünler ayçiçekleri, pamuk, sorgum ve mısırdır. Sorgumdan ( süpürge darısı) yerel bazlamaları injera ve sorgum birasını yapıyorlar. Ancak ne yazık ki tüm bu çalışkanlıkları ve deneyimli tarımcı olmaları onları 1990 larda ki açlık günlerinde çok kayıp vermelerine engel olamamış.
Köydeki bütün yollar ” mora” veya “moras” adı verilen ve köydeki bütün yolların ona çıktığı, toplanma ve sosyalleşme alanına çıkıyor. Büyük köylerde birden fazla olduğu söylenen bu toplanma yerleri geçmiş zamanlarda köye saldırması muhtemel düşmanları beklemek, olası bir yangına karşı nöbet tutmak ve evlileri bir süre evinden uzakta yaşatmak amaçlı kullanıldığı, aynı zamanda kabileyi ilgilendiren toplantıların, evlilik törenlerinin, cenazelerin dini törenlerin ve mahkemelerin kurulduğu yerler olarak kullanılıyor.
Kadınlar dini törenlere, danslara ve kutlamalara katılabiliyor. Önemli sayılan törenlerden çıkartılıyor ancak bunların dışındakilere seyirci olarak katılabiliyor.
Konso köylerinin bir özelliği de içlerinde çalışma grupları oluşturup temizlik, yabani ot toplama ve çevre bakımını birlikte yapıyor olmaları. Yerel rehberin söylediği bunun Turistlere açık köylerde yapıldığı, diğer köylerde her zaman yapılmadığıydı. Konso köylerinde taş ve ahşap hayatın her alanında kullanılıyor. Aslında yaşadıkları hayat onların sadece doğadan yararlanmalarına imkan sağladığından her konudaki desteği ve referansı doğadan alıyorlar. Taşın en çok kullanıldığı yerler evler ve teraslama yaptıkları tarım alanları.
Teraslama yaptıkları yerlerde taşların geleneksel kullanılış şekilleri sayesinde Şubat ayında yağan büyük yağmurlarda taşkın yapan suyun toprağı ve ekilmiş ürünlerin akıp gitmeleri engellenebiliyor. Ayrıca daha hafif yağmurların yağdığı Ağustos, Eylül aylarında da yağmur sularının teraslama havuzunda kalıp, bitkilerin su ihtiyacını ağır ,ağır karşılamasını sağlar. Yağmur her yerde çok önemlidir, ama Omo Vadisinde ona ” Tanrı Yağmur” adını takmışlardır ve çok önemlidir.
Bu topraklarda klasik tarım yapılıyor. Aslında buna klasik demek yanlış. Bu topraklarda ilkel tarım yapılıyor. Tarlalar ” kara sabanla” biraz insan biraz da hayvan gücüyle sürülüyor. Etiyopyada hem insanın hemde öküzlerin çektiği kara sabanlara rastladım. Okuyucular için ” kara saban” ın ne olduğunu anlatmak istiyorum. Geçenlerde bir yarışma programında , yarışmacı gencin ineğin yavrusunun adı sorulduğunda joker hakkını kullanmak istemesi benim için uyarıcı oldu.. Nasıl olsa biliyorlardır düşüncem yerle bir olup, ” Nereden bilsinler ki” ye dönüştü.
Bir insanın omuzuna çapraz olarak geçirilmiş geniş bir kemere 2-3 mt uzunluğunda yuvarlak bir ağaç monte ediliyor. Bu ağacın ucunda kalın sivri başka bir ağaç veya bir bütün halinde ama ucunda çıkıntısı olan bir ağaç monte edilip, arkadan o çıkıntının toprakta saplı kalması sağlayan ikinci bir kişiyle ileri, geri giderek toprağı alt, üst etme ve arklar açmaya yarayan bir alet. Açılan arklara tohumlar atılır ve üstü kapatılırdı. Daha sonraki yıllarda bu tahta aletin yerini tek ve üçlü demir sabanlar, sabanı çeken insanın yerini ise önce inek, öküz, manda, at gibi hayvanlar, daha sonra da traktörler aldı.
İşte bu insan ve hayvan gücüyle tarla sürmeye yarayan aletin adı da ” kara saban ” olarak anıldı ve kaldı.
Tüm Omo Vadisi başta olmak üzere Etiyopyanın en önemli tarım ürününün ” kahve” olduğu bir gerçekse de, hayatlarının içerisinde en çok ihtiyaç duydukları ve pek çok amaçla kullandıkları ürün Sorgum ( Süpürge Darısı) , mısır , Teff ve diğer darılardır. Ayrıca Pamuk, fasülye, buğday, patates ve ay çiçeği de ekiliyor. Teff ve Sorgum darısının önemi, sıcak, soğuk, kuraklık demeden bu yörede kolay üremesi ve tarımının çok maliyetli olmaması. Bu tahıldan öncelikle ekmek niyetine kullandıkları bazlamaya benzeyen ve ” injera ” adını verdikleri hamuru üretiyorlar.
İnjera ekmeği un,( Teff veya Sorgum unu) su ve fermente edilmiş taze maya ile yapılıyor. 1 kg una 70 gram maya ekleniyor, hamur karıştırılıyor, gerektikçe su ilave ediliyor. Hamur iyice yoğurulduktan sonra fermente edilmeye bırakılıyor. Fermente olduktan sonra üzerinde biriken sarı sıvı madde dökülüyor, suda kaynatılmış küçük bir hamur parçası yapılan hamurla karıştırılıyor ve kıvamlı sıvı bir hamur elde ediliyor. Hamur biraz kabarınca ya toprak bir tavada, ya da ateşin üzerine konan saç üzerinde pişiriliyor. Etiyopyada yapılan injera biraz ekşimsi bir tatta oluyor. Görüntüsü gözenekleri geniş ve büyük pan kek’i andırıyor. Sabah kahvaltısında tereyağ ve yumurta ile birlikte yeniliyor. Ancak en çok Etiyopyanın en meşhur yemeği olan Tibs injera ile yapılıyor. Büyükçe bir tabağa serilmiş İnjera ekmeğinin içerisine konulan, sebze ve çeşitli otlarla pişirilmiş etten oluşuyor. Ben de Etiyopyada en çok bu yemeği severek yedim. Bu yemek kalabalık olarak ve elle yeniliyor.
Konso halkı çok et yemiyor. Hayvanlarını süt, tereyağı ve gübresi için besliyor. Özellikle teraslama yaptıkları yerlerdeki toprağı güçlendirmek için gübre ve gübre yerine geçen her türlü malzemeyi kullanıyorlar.
Köy ziyaretini bitirince Konso kasabasına yakın bir yerde yemek için durduk. Ağaçlar altında, manzaralı bir yerdi. Değişik bir çok kuşu oturduğumuz yerden görebiliyorduk. Yemek bittikten sonra hemen yakında bulunan Konso Müzesini ziyaret ettik. Müzenin kapısında yaşlı bir Konsolu görevli duruyordu.
Bizden başka ziyaretçi olmadığı için bizimle birlikte gelip bildiklerini anlattı. Elektrikler kesikti, loş bir ortamda müzeyi gezmek zorunda kaldık. Buna rağmen yerel insanların yaşayışları, inançları ve sanatları konusunda epey bilgi edinebilmiştik. Pek çok Waqaa heykelini de orada görebilme şansımız olmuştu.
Konsodan , Arba Minch’e doğru yolumuza devam ettik. Varmamız akşam üstü saatlerini bulmuştu. Arba Minche ilk geldiğimizde ( Figen Letaconnoux Hanım’ın tavsiyesiyle) uğradığımız Paradise Lodge’da aklımız kalmış, dönüşte mutlaka burada zaman geçirmeye karar vermiştik. Eşyalarımızı otel’e bırakmadan direk oraya gittik. Lodge da, restoranı da yamacın ucuna, yani uçurumun kenarına yapılmıştı. Önümüzde ki manzarada Abaya ve Chamo gölleri, O göllerle bizim aramızda da Nechisar milli parkının cennet gibi görüntüsü vardı. Milli parkı gezemesekte ona ve göllere bakarak güzel bir yemek yiyip, kadehimizi bu güzel manzaraya kaldırabilmiştik. Otelimize dönmek üzere Tuk-Tuk lara bindik. Bizim bindiğimiz tuk-tuk ta, sözlerinin arasında sadece Arba Minc, Arba Minch nakaratını anlayabildiğim neşeli bir şarkı çalıyordu. Bizi de keyiflendirmişti.
ADDİS ABABA’DAN TURMİ’YE ETİYOPYA yazısı için tıklayınız
ARBA MİNCH-ABAYA-CHAMO GÖLLERİ KANAL GEZİSİ yazısı için tıklayınız
DORZE KABİLESİ yazısı için tıklayınız.
JİNKA-KEY AFER PAZARI yazısı için tıklayınız.
JİNKA yazısı için tıklayınız.
ARİ KABİLESİ KÖYÜ yazısı için tıklayınız.
DİMEKA PAZARI yazısı için tıklayınız.
TURMİ-OMO VADİSİNİN TAM ORTASI yazısı için tıklayınız.
KARA/KARO KABİLESİ yazısı için tıklayınız.
HAMAR/HAMER KABİLESİ KÖYÜNDE yazısı için tıklayınız.
DASSANECH KABİLESİ yazısı için tıklayınız.
ÖKÜZDEN ATLAMA-HAMAR EVLİLİK TÖRENİ yazısı için tıklayınız.
KONSO KABİLESİ-WAAQAA yazısı için tıklayınız.
ALAWA KÖYÜ yazısı için tıklayınız.
AWASHA ULUSAL PARKI yazısı için tıklayınız.
Bir Yorum