ETİYOPYAGEZİHAİLE SELASSİETARİHİ KİŞİLERÜLKE

HAİLE SELASSİE

I. Haile Selassie ቀዳማዊ ኀይለ ሥላሴ qädamawi haylä səllasé) (23 Temmuz 1892 – 27 Ağustos 1975), doğum adı: Tafari Makonnen Woldemikael, 1916’dan 1930’a Etiyopya’nın naibi ve 1930’dan 1974’e kadar Etiyopya İmparatoru.

1936 yılında Milletler Cemiyeti‘nde, İmparator, İtalya’yı II. İtalya-Habeşistan Savaşı‘nda insanlarına karşı kimyasal silah kullanması nedeniyle kınadı. Onun uluslararası bakış açısı, Etiyopya’yı Birleşmiş Milletler’in önde gelen üyesi haline getirdi ve onun politik düşünceleri ve deneyimi ortaya çıkan çokyanlılık ve Kolektif güvenlik konularının ufkunu açmış ve kalıcı olmalarını sağlamıştır. Onun asiller (mekwannint) arasında çıkan isyanları bastırması bazı yorumlarda Etiyopya’nın yeteri kadar modernleşememesinin nedeni olarak algılanmış ve onun bazı tarihçiler tarafından eleştirilmesine neden olmuştur.

Takipçilerinin 200,000 ile 800,000 arası olduğu tahmin edilen Rastafaryanizm hareketi taraftarları arasında, Haile Selassie, İncil’deki yeniden dirilen Mesih, yani bedenleşmiş tanrı olduğu kabul edilir.

RASTAFARYANİZM’İN KUTSAL KİŞİSİ

1930’lu yıllarda Jamaika‘nın başlangıcında, Rastafaryanizm hareketi Haile Selassie’yi sonsuz barış, doğruluk ve refahın olacağı gelecekteki altın çağa önderlik edecek bir mesih olarak kabul etmiştir. Haile Selassie, hayatı boyunca Etiyopya Ortodoks Tevhîdî Kilisesi mensubuydu. Haile Selassie Etiyopya ve Afrika tarihinde dönüm noktası olan bir figürdür. Rastafaryanizm için tıklayınız

ADI

Haile Selassie, çocukluğunda Lij Tafari Makonnen  ልጅ ተፈሪ መኮንን; lij teferī mekōnnin)) olarak biliniyordu. Lij unvanı “çocuk” olarak tercüme edilir ve gencin asil kandan geldiğini ifade etmek için kullanılır. Tafari ismi “saygı duyulan ya da korkulan kişi” anlamına gelir. Birçok Etiyopyalı gibi, şahsi Tafari ismini babasının Makonnen ismi ve seyrek olarak dedesinin Woldemikael ismi izler. Ge’ez dilindeki ismi Haile Selassie ona bebek iken vaftiz sırasında verilmiş ve 1930 yılında hükümdarlık isminin bir parçası olarak uyarlanmıştır.

LİJ TAFARİ MAKONNEN

Harar valisiyken, Ras Teferi Makonnen olarak biliniyordu. Ras unvanı “baş” olarak tercüme edilir ve Dük karşılığı bir soyluluk derecesidir; ancak sıklıkla “prens” olarak tercümelerde kullanılır. 1916 yılında İmparatoriçe I. Zewditu onu Balemulu Silt’an Enderase (Tam yetkili naip) makamına atadı. 1928 yılında İmparatoriçe ona Shoa tacını vererek Negus ya da “Kral”unvanına yükseltti.

2 Kasım 1930 tarihinde, İmparatoriçe Zewditu’nun ölümünün ardından, Ras Tafari (Kralların Kralı) olarak taç giydi, bu unvan sıklıkla diğer dillerde “İmparator” olarak kullanılır.

Tahta geçmesi ile, hükümdarlık ismi olarak I. Haile Selassie ismini aldı. Haile Ge’ez’ dilinde “gücü”, Selassie ise “Üçleme” manasındadır. Böylece Haile Selassie yaklaşık olarak “Üçlemenin gücü” olarak çevrilebilir.Haile Selassie’nin makamının tam unvanı: “Yüce majesteleri I. Haile Selassi, Kralların Kralı, Lordların Lordu, Yahuda Kavminin Fatih Aslanı, Tanrının Seçilmişi”. Bu unvan, Etiyopya hanedan gelenekleri gereğince bütün hükümdarların kendi geçmişlerini Kral Süleyman ve Saba Melikesi Belkıs‘ın soyundan gelen I. Menelik‘e dayandırmasını yansıtır.

Etiyopyalılar, Haile Selassie’yi JanhoyTalaqu Meri, ve Abba Tekel‘i içeren birçok isimle adlandırır. Rastafaryanizm hareketi, bu unvanların birçoğunu kullanmanın yanında ayrıca onun için JahJah Rastafari, ve HIM (“His Imperial Majesty” kısaltması) isimlerini de kullanır.

HAYATI

Ras Makonnen Woldemikael ve oğlu Lij Tafari Makonnen

RAS MAKONNEN WOLDEMİKAEL

I. Haile Selassie’nin hükümdarlık çizgisi (Babasının annesinden) Amhara halkından gelir, fakat onun Oromo ve Gurage kökleride vardır. Etiyopya’nın Harar vilayetinin Ejersa Goro köyünde 23 Temmuz 1892 tarihinde doğmuştur. Annesi, Wollo vilayetinin Oromo hükümdarı olarak tanınan Dejazmach Ali Abba Jifar’ın kızkardeşi Woizero (“Leydi”) Yeshimebet Ali Abba Jifar’dır. Anneannesi, Gurage halkının mirasını taşır.

VALİLİĞİ

Ras Tafari, Harar Valisi

1906’de yalnızca ad olarak Selale Valiliğini almıştır, orası düşük önemli bir yerdi, fakat çalışmalarına devam edebilme imkanı sundu. 1907’de Sidamo Vilayetinin bir kısmına vali olarak atandı. Onlu yaşlarının sonları boyunca sözde olmak üzere Haile Selassie, Woizero Altayech ile evlendi, bu birliktelikten, kızı Prenses Romanework doğdu.

30VOIZERO ALTAYECH

NAİPLİĞİ

Tafari Makonnen’in V. Iyasu‘nun azledilmesi hareketine katkısının boyutu geniş şekilde, özellikle Haile Selassie’nin bu konunun kendi detaylı kayıtlarında tartışılmıştır. V. Iyasu, ya da Lij Iyasu, adı konulmuş ancak taç giymemiş 1913 ile 1916 yılları arası Etiyopya imparatorudur. Iyasu’nun saygınlığı, skandal davranışları ve büyükbabası II. Menelik’in sarayındaki soylulara karşı olan saygısız davranışları nedeniyle zarar görmüştü. Iyasu’nun İslam ile flört etmesi, İmparatorluğun Etiyopya Ortodoks Kilisesi önderleri arasında ihanet olarak görüldü. 27 Eylül 1916 tarihinde Iyasu tahttan indirildi.

V.IYASU

Iyasu’nun azledilmesi hareketine katılanlar, II. Menelik’in uzun dönem savaş bakanlığını yapmış Fitawrari Habte Giyorgis gibi muhafazakarlardı. Iyasu’nun azledilmesi hareketi, hem gelişimci hem de muhafazakar hiziplerden destek toplayan Tafari’yi tercih etti. Temel olarak, Iyasu, İslam ile olan diyaloğu temelinde tahttan azledildi. Onun yerine II. Menelik’in kızı (Iyasu’nun halası), I. Zewditu ismi ile İmparatoriçe olurken, Tafari “Ras” derecesine yükseltildi ve aşikar varis ve veliaht prens yapıldı. İzleyen güç dağılımında, Tafari, Tam yetkili naip (Balemulu ‘Inderase) rolünü kabul etti ve Etiyopya imparatorluğunun de facto hükümdarı oldu (Mangista Ityop’p’ya). Zewditu, hüküm sürerken, Tafari yönetti.

I.ZEWDITU

27 Eylül 1916 tarihinde Iyasu tahttan indirilirken, 8 Ekim günü Ogaden çölüne kaçmayı başardı ve babası Wollo’lu Negus Mikael onun yardımına geldi. 27 Ekim günü, Negus Mikael ve ordusu, Zewditu ve Tafari’ye sadık Fitawrari Habte Giyorgis’in ordusu ile karşılaştı. Segale Savaşı boyunca, Negus Mikael, yenildi ve esir alındı. Iyasu’nun tekrar tahtı alması şansı kalmadı ve izini kaybettirdi. 11 Ocak 1921 tarihinde, yakalanmadan geçen beş yılın ardından, Gugsa Araya Selassie tarafından Iyasu tutuklandı.

11 Şubat 1917 tarihinde, Zewditu’nun taç giyme töreni gerçekleşti. Naibi, Tafari üzerinden hüküm süreceğine yemin etti. Tafari, her ikisinin daha göz önünde olanıydı, ancak Zewditu onursal hükümdar olmaktan uzaktı. Bunun en önemli sebebi, bulunduğu makamın rakip hiziplerin iddialarına arabuluculuk yapmasıydı. Bir diğer deyişle, son sözü Zewditu söylüyordu. Tafari, pozisyonun zayıflığı nedeniyle, günlük yönetsel görevlerin yükünü alırken, bu onun için genellikle verimsiz çalışma anlamına geliyordu. Başlangıçta, Tafari’nin ordusu kötü donanımlı, mali durumu sınırlı ve İmparatoriçe, Savaş Bakanı ve vilayet valilerinin ortak etkisine direnecek zayıf gücü vardı.

Naipliğinde, II. Menelik tarafından başlatılan ihtiyatlı modernizasyon politikalarını veliaht prens olarak geliştirdi. Ayrıca bu dönem, 1918 grip salgını nedeniyle hastalanmasına rağmen, iyileşmeyi başardı. Etiyopya’nın Milletler Cemiyeti‘ne girmesini 1923 yılında köleliği kaldırmak sözüyle güvence altına aldı; II. Tewodros‘ten beri her imparator köleliği son erdirmek için beyannameler yayınlasalarda, bunların hiçbir etkisi olmuyordu; uluslararası olarak reddedilmiş bu uygulama, Etiyopya’da 1930’ların başlarında yaklaşık 2 Milyon köle ile Haile Selassie’nin hükümdarlığında çok iyi direnç gösterdi.

YURT DIŞI SEYAHATLERİ

1924 yılında, Ras Tafari, KudüsKahireİskenderiye, Paris, Brüksel, Amsterdam, Stockholm, Londra, Cenevre ve Atina‘yı içeren Avrupa ve Orta Doğu turu gerçekleştirdi. Onun bu turuna, Batı Tigre vilayetinden Ras Seyum Mangasha; Gojjam vilayetinden Ras Hailu Tekle Haymanot; Illubabor vilayetinden Ras Mulugeta Yeggazu; Ras Makonnen Endelkachew ve Blattengeta Heruy Welde Sellase katılmışlardır. Avrupa’ya yapılan gezinin temel amacı denize erişim sağlamaktı. Paris’te Tafari Fransız Dış İşleri Bakanlığı’ndan bunun olamayacağını ortaya çıkardı. Fakat bu amaç başarısız olurken, o ve yanındakiler okul, hastane, fabrikalar ve kiliseleri incelediler. Avrupa modellerinin arkasından birçok reformu gerçekleştirmesine rağmen, Avrupa’nın baskısına karşı temkinli davranmıştır. Ekonomik emperyalizm karşı korunmak için, Tafari, tüm girişimlerde en az bir tane yerel ortak olmasını talep etti. Modernizasyon kampanyası sırasında, “Biz Avrupa ilerlemesine sadece bizi çevrelediği için ihtiyaç duyuyoruz. Bu bir fırsatken ve aynı zamanda talihsizliktir.” demiştir.

Ras Tafari’nin Avrupa, Levant ve Mısır seyahetleri sırasında, o ve onun maiyeti coşku ve büyük merak ile karşılandı. Ona, onun gibi babaları çeyrek yüzyıl önce Adowa Muharebesinde İtalya’ya karşı zafer kazanmış generallerin oğulları olan Seyum Mangasha ve Hailu Tekle Haymanot eşlik ediyordu.  Maiyetinin bir diğer üyesi, Mulugeta Yeggazu ise Adowa Muharebesine genç bir erkek olarak katılmıştı.

Etiyopyalılar “Doğulu Ağırbaşlılıkları” ve “zengin, resmedilmeye değer saray elbiseleriyle” medyada sansasyon yaratıyorlardı; yanlarında birde arslan sürüsü vardı, onları Fransa başkanı Alexandre Millerand ve başbakanı Raymond Poincaré, Birleşik Krallık Kralı V. George ve Paris Zooloji Bahçesine (Jardin Zoologique) dağıttı. Bir tarihçi şöyle not etmişti: “Çok seyrek olarak bir seyahat bu kadar çok anekdota ilham verir”. İki aslana karşılık, Birleşik Krallık, Ras Tafari’ye İmparatoriçe Zewditu’ya güvenle ulaştırılması için İmparator II. Tewodros‘un tacını hediye ettiler. Taç, Robert Napier tarafından 1868 Etiyopya Seferi sırasında alınmıştı.

Aynı dönemde, veliaht prens, Kudüs Ermeni Manastırını ziyaret etmiş, oradan 1915 Ermeni olaylarında babalarını kaybetmiş 40 Ermeni yetimi evlatlık edinmiştir (አርባ ልጆች Arba Lijoch, “Kırk Çocuk”), Ras Tafari gençler için müzik eğitimi düzenlemiş, ve geldiğinde imparatorluk bandosu kurmuştur.

KRAL VE İMPARATOR

1928 yılında, Dejazmatch Balcha Safo büyük silahlı bir ordu ile Addis Ababa’ya gelerek Ras Tafari Makonnen’in otoritesine meydan okumuştur. Tafari, vilayetlerden destekleri toplarken,

BALCHA SAFO

Menelik’in atadıklarının çoğu yeni düzenlemelere uymayı reddettiler. Kahve zengini Sidamo Vilayeti valisi (Shum) Balcha Safo özellikle sorun çıkarıyordu. Merkezi hükumete gönderdiği tahsilatla kazanılan gerçek kârları göstermiyordu ve Tafari onu Addis Ababa’ya çağırdı. Yaşlı adam büyük bir hiddetle ve aşağılamak için büyük bir ordu ile geldi. Dejazmatch Balcha Safo, İmparatoriçe Zewditu’ya bağlılık sundu ama Ras Tafari’yi es geçti. 18 Şubatta, Dejazmatch Balcha Safo ve kişisel koruması  Addis Ababa’daydı, Ras Tafari ise Ras Kassa Haile Darge’yi ordusuyla onun yerine Sidamo VilayetiShum‘u olarak  Desta Damtew tarafından yeri doldurulan Birru Wolde Gabriel’in geçmesi için yolladı.

BIRRU WOLDE GABRIEL

Balcha Safo’nun bu jesti, İmparatoriçe Zewditu’yu politik olarak güçlendirdi ve İmparatoriçe, Tafari’yi ihanet ile suçlamaya teşebbüs etti. Bunun için İtalya ile 2 Ağustos’ta imzalanan 20 yıllık süreyi içeren anlaşmadaki cömert pazarlıklar kullanıldı. Eylülde İmparatoriçenin bir kısım adamlarının da dahil olduğu bir grup muhafazakar Tafari’yi düşürmek için darbe girişiminde bulundu. Darbe girişiminin başlangıcı trajik, sonucu komikti. Tafari ve eşlik eden birlikler karşılaştıklarında, darbenin elebaşları Menelik’in mozelesindeki saray zeminine sığındılar. Tafari ve adamları, onların etrafını sadece Zewditu’nun kişisel korumaları ile sardı. Tafari’nin askerlerinin çoğu vardığında, silahlarının üstünlüğü ile, çıkmalarına izin verildi. Polis desteği kadar halkın desteği,  Tafari’nin yanında yer aldı. Sonuçta, İmparatoriçe, yumuşadı ve Tafari’ye 7 Ekim 1928 tarihinde Negus (Amharca: “Kral”) olarak taç giydirdi.

Tafari’nin Kral olarak taç giymesi tartışmalıdır. İmparatorluğun yerel bir krallığına gitmek yerine, İmparatoriçe ile aynı alanda oturuyordu. İki hükümdarın, biri vasal diğeri imparator (bu durumda İmparatoriçe) aynı yerde oturmalarının Etiyopya tarihinde başka bir örneği yoktu. Muhafazakarlar, tacın ağırbaşlılığına hakaret algılayıp, bunun düzeltilmesini tahrik etmeye başladılar, 1930 yılında Ras Gugsa Welle’nin isyanına önderlik ettiler. Gugsa Welle, İmparatoriçe’nin kocası ve Begemder vilayetinin Shum‘ıydı. 1930 yılının başlarında bir ordu ile valiliğinin merkezi Gondar‘dan Addis Ababa‘ya yürüdü. 31 Mart 1930 tarihinde, Gugsa Welle, Negus Tafari’ye sadık kuvvetler ile karşılaştı ve Anchem Savaşında yenildi. Gugsa WelleÇatışmada öldü. İmparatoriçe’nin aniden öldüğü 2 Nisan 1930 tarihinde Addis Ababa’da Gugsa Welle’nin yenildiği ve öldüğü haberleri hızla yayıldı.

GUSSA WELLE

Kocasının yenilgisi üzerine İmparatoriçe’nin zehirlendiği dedikoduları uzun zaman sürmesine rağmen, ya da başka bir şekilde ayrıldığı ama hala sevdiği kocasının ölüm haberini duyması ile yaşadığı şok nedeniyle öldüğü söylense de, resmi raporda Diyabet nedeniyle ile grip benzeri ateşten kaynaklı ortaya çıkan komplikasyonlara yenik düşmesi yazmaktadır.

Zewditu’nun ölümü ile Tafari İmparatorluk makamına yükselmiş ve Neguse Negest ze-‘Ityopp’ya, “Etiyopya’nın Krallarının Karalı” olduğunu ilan etmiştir. 2 Kasım 1930 tarihinde Aya Yorgi Katedralinde taç giymiştir. Taç giyme töreni tüm yönleriyle “parlak bir hadisedir” ve dünyanın her yerinden kraliyet ve mevki sahipleri katılmıştır. Bunlar arasında Büyük Britanya Kralı V. George’nin oğlu Gloucester Dükü Prens Henry, Fransa’dan Mareşal Louis Franchet d’Espèrey ve İtalya’dan Udine Prensi vardır. Birleşik Devletler, Mısır, Türkiye, İsveç, Belçika ve Japonya temsilcileri de hazır bulunmuşlardır. Törenin haberini kaleme alan Britanyalı yazar Evelyn Waugh ile törenin bilinen tek filmini çeken Amerikalı seyyah Burton Holmes‘da hazır bulunanlar arasındaydılar. Bir gazete haberi kutalamanın $3,000,000’dan fazla bir maliyete mal olduğunu yazmıştır. Katılanların çoğu gösterişli hediyeler almıştır; buna bir örnek, törene bile katılmamış ama tören gününü İmparatora duaya ayırmış Amerikalı Kardinale Hristiyan İmparator’un yolladığı altın kapaklı İncildir.

BURTEN HOLMES

Haile Selassie, 16 Temmuz 1931 tarihinde Etiyopya’nın yazılı ilk anayasasını devreye almıştır, anayasa çift meclisli yasama içeriyordu. Anayasa gücü aristokrasinin elinde tutuyor, aristokrasi arasında demokratik standartlar kuruyor, demokratik düzene geçişi tahayyül ediyordu: “İnsanlar kendilerini seçecekleri duruma gelene kadar” yürürlükte kalacaktır. Anayasa Haile Selassie’nin soyundan gelenlerin tahta geçmelerini sınırlıyordu, bu nokta Tigrai prensleri ve İmparatorun sadık kuzeni Ras Kassa Haile Darge gibi diğer hanedan prenslerinde memnuniyetsizlik yarattı.

1932 yılında, Jimma Kralı II. Abba Jifar’ın ölümününü ardından Jimma Krallığı, Etiyopya tarafından ilhak edildi.

İTALYA İLE İHTİLAF

1930’lu yıllarda Etiyopya, yenilenen İtalyan emperyalist tasarımının hedefi oldu. Benito Mussolini‘nin Faşist rejimi, I. İtalya-Habeşistan Savaşı‘nda alınan askeri yenilginin intikamını almak ve Adowa Muharebesi‘nde simgeleşen “liberal” İtalya’nın Etiyopya’yı feth etmekteki başarısızlığını silmek istiyordu.

MUSSOLİNİ

 Etiyopya’yı fethi, ayrıca faşizmin güçlenmesine neden olacak ve İmparatorluğun söylemini artıracaktı. Etiyopya ayrıca İtalya’nın Eritre‘siyle İtalyan Somalisi arasında köprü olacaktı. Etiyopya’nın Milletler Cemiyeti‘ndeki yeri İtalyanların 1935 yılındaki işgaline engel olamadı; Cemiyet tarafından tasarlanan “Kolektif güvenlik” anlamsızlığı kanıtlandı ve Etiyopya’nın Milletler Cemiyeti’ndeki müttefiklerinin İtalya’yı tatmin eden gizli Hoare–Laval Paktının ortaya çıktmasıyla bir skandal patlak verdi.

SEFERBERLİK

Ogeden vilayetinin Walwal’ında 5 Aralık 1934 tarihinde İtalyanlar Etiyopya’yı işgalini takiben, Haile Selassie, kuzey ordularına katıldı ve Wollo vilayetinin Desse’sinde karargâh kurmuştur. 3 Ekim 1935 tarihinde Seferberlik emrini yayınlamıştır. 19 Ekim 1935 tarihinde, Haile Selassie, ordusu için başkomutanı Ras Kassa Haile Darge’e daha daha kesin emirler verdi.

RAS KASSA

Etiyopyalılara nazaran, İtalyanların geniş bir hava filosunun da dahil olduğu daha gelişmiş, modern bir orduları vardı. İtalyanlar ayrıca Cenevre Sözleşmelerine rağmen savaş boyunca geniş şekilde kimyasal silah kullandılar, Kızıl Haç sahra hastanelerini bile hedef aldılar.

Savaşın gelişimi

1935 Ekim ayının başlarından itibaren, İtalyanlar Etiyopya’yı işgal etmişlerdir. Fakat, Kasımda, işgalin temposu gözle görülür derecede yavaşladı ve Haile Selassie’nin kuzey orduları “Noel Direnişi” olarak hareketi başlattılar. Bu direniş sırasında, İtalyanlar yerlerinde kalmaya ve savunma durum almalarına zorlanmışlardır. Fakat, 1936 başlarında, Birinci Tembien savaşında Etiyopya direnişinin ilerleyişi durdurulmuş ve İtalyanlar ilerleyişe geçmeye tekrar hazır hale gelmişlerdir. Amba Aradam savaşından sonra Kuzey Etiyopya ordularının yenilmeleri ve yok olmalarından sonra, ikinci Tembien savaşı ve Shire savaşında Haile Selassie kuzey cephesinde son Etiyopya ordusu ile sahaya inmiştir. 31 Mart 1936 tarihinde, Tigray vilayetinin güneyinde Maychew savaşında kendisi İtalyanlara karşı saldırı başlatmıştır. İmparatorun ordusu yenilmiş ve yeniden tarumar olmuştur. Haile Selassie’nin ordusu geri çekilirken, İtalyanlar tarafında silahlandırılıp, satın alınan asi Raya ve Azebo kabilelerinin mensupları karadan, İtalyanlar ise havadan saldırmışlardır. 1 Mart 1896 tarihinde İtalya Krallığı ile Etiyopya İmparatorluğu arasında gerçekleşen Adowa Muharebesi‘de (Adwa olarak da bilinir, ya da bazen İtalyan ismi Adua) Tigray vilayetinde Adowa kasabası yakınlarında gerçekleşmişti. Bu muharebe, I. İtalya-Habeşistan Savaşı’nın zirvesidir, Etiyopya egemenliğini güvence altına almıştır.

Haile Selassie, başkentine dönmeden önce, çok ciddi yakalanma riskine rağmen Lalibela‘daki kiliselere yalnız başına bir hac yaptı. Devlet konsülünde fırtınalı bir oturumdan sonra Addis Ababa‘nın artık savunulamayacağı konusunda fikir birliğine varıldı, hükumetin Gore’nin güneyinde bir kasabaya yerleşmesine ve İmparatorluk hanedanının korunması için İmparatorun karısı Menen Asfaw ve İmparatorluk ailesinin kalanının derhal Cibuti‘ye gitmesi ve oradan Kudüs‘e devam etmelerine karar verildi.

MENEN ASFAW

Haile Selassie’nin Gore’ye mi yoksa sürgündeki ailesinin yanına mı gideceği ile ilgili ileri tartışmaların sonunda, Etiyopya’dan ailesi ile ayrılıp Milletler Cemiyeti’nin Cenevre merkezinde sunacakları Etiyopya davasında hazır olması konusunda fikir birliğine vardılar. Karar anonim değildi ve soylu Blatta Tekle Wolde Hawariat’inde olduğu birçok katılımcı Etiyopya hükümdarının işgal kuvvetlerinden önce kaçmasına şiddetle muhalefet ettiler. Haile Selassie, yokluğunda yerine Veliaht Prens olarak kuzeni Ras Imru Haile Selassie’yi atayarak, 2 Mayıs 1936 tarihinde ailesiyle Cibuti‘ye hareket etti

5 Mayıs tarihinde, Mareşal Pietro Badoglio İtalyan birliklerinin başında Addis Ababa’ya girdi ve Mussolini Etiyopya’nın bir İtalyan vilayeti olduğu açıkladı.

PİETRO BADOGLİO

 III. Vittorio Emanuele yeni Etiyopya imparatoru olarak ilan edildi. Diğer yandan, bir gün önce Etiyopyalı sürgünler Britanya Kruvazörü HMS Enterprise ile Cibuti’den ayrılarak İmparatorluk ailesinin zaten yerleşmiş olduğu Birleşik Krallık Filistin Mandası‘da bulunan Kudüs‘e doğru yola çıktılar. Hayfa‘dan karaya çıkıp Kudüs’e gittiler. Orada ilk iş Milletler Cemiyeti’nin Cenevre merkezinde sunacakları davaya hazırlanmaya başladılar. Süleyman Hanedanı, Davud Hanedanından geldiğini iddia etmesi bakımından Kudüs’ün seçimi fazlaca sembolik anlam içeriyordu. Haile Selassie ve maiyeti Kutsal Topraklar‘dan ayrılıp Cebelitarık‘a Britanya Kruvazörü HMS Capetown ile yola çıktılar. Cebelitarık’tan, normal yolcu hatları ile devam ettiler. Bunu yaparken, Birleşik Krallık hükûmeti masrafları karşıladı.

KOLLEKTİF GÜVENLİK VE MİLLETLER CEMİYETİ 1936

Milletler Cemiyeti’nin, Haile Selassie’ye Genel Kurul’a konuşma fırsatı vermesi üzerine, Mussolini Etiyopya’yı işgalinin üzerine acilen kendisinin Etiyopya imparatorluğunu ilan etti, İtalya hatta 12 Mayıs 1936 tarihinde delegasyonunu Cemiyet’den çekti. Haile Selassie, Milletler Cemiyeti salonuna girdiğinde Genel Kurul başkanı kendisini “Yüce majesteleri, Etiyopya’nın İmparatoru” (Sa Majesté Imperiale, l’Empereur d’Ethiopie) olarak takdim etmiştir. Bu takdim, salonda bulunan çok miktardaki İtalyan gazeteci tarafından yuhalanmış ve ıslıklanmıştır. Mussolini’nin damadı Kont Galeazzo Ciano‘nun daha önceden ıslıklamayı ayarladığı sonradan ortaya çıkmıştır. 

Kont Galeazzo Ciano

Haile Selassie sakin bir şekilde salonun boşaltılmasını beklemiş, böylece bir harekete majesteliğine yakışır bir hareket ile cevap vermiştir, konuşması bazen 20. yüzyılın en heyecan verici olaylarından biri olarak kabul edilir.

Aynı zamanda Cemiyetin çalışma dili de olan Fransızcayı akıcı konuşmasına rağmen, Haile Selassie bu tarihi nutkunu ana dili olan Amharca yapmıştır. “Cemiyete mutlak güven” taşıması nedeniyle, insanlarının katledildiğini iddia etmiştir. Milletler Cemiyeti’nde Etiyopya’nın iyiliğini ister gözüken aynı Avrupa devletlerinin Etiyopya’ya kredi ve askeri malzeme vermeyi reddederken, asker ve sivil hedef ayırmadan kimyasal silah kullanan İtalya’ya yardım ettiklerine işaret etmiştir.


“Çoğunluğu ölümcül olan sınırsız silaha” sahip 42 milyonluk İtalya gibi büyük bir gücün saldırısına “hiçbir silah ve kaynağa sahip olmayan 12 milyon küçük insandan oluşan halkım” karşı koyamaz demiştir, bütün küçük ülkeler saldırı tehdidi altında olduğunu ve bütün bu küçük ülkelerin Kolektif güvenlik anlayışının yokluğunda uyruk devlete döneceğini ileri sürmüştür. Cemiyeti “Tanrı ve tarih vereceğiniz hükmü hatırlayacaktır” diye uyarmıştır.

« Kolektif güvenlik: Milletler Cemiyeti’nin mutlak varlık sebebidir. Her ülkenin uluslararası anlaşmalarda yer alması güvencedir…. Sözün kısası tehlikede olan uluslararası ahlaktır. İmza sahibi tarafın kişisel, doğrudan ve hemen menfaati olduğunda mı Anlaşmaya konulan imza bir değer taşımaktadır? »

Konuşma ,İmparatoru tüm dünyada anti-faşist bir ikon haline getirmiş ve Time onu “Yılın adamı” seçmiştir. Diğer yandan en çok ihtiyaç duyduğunu almakta ise başarısız olmuştur: Cemiyet İtalya’ya sadece kısmi ve yetersiz yaptırımlar için fikir birliğine varmıştır. 1937 yılında sadece Çin, Yeni Zelanda, Sovyetler Birliği, İspanya Cumhuriyeti, Meksika ve Birleşik Devletler, İtalya’nın işgalini tanımamışlardı.

SÜRGÜN

Haile Selassie, 1936 ile 1941 yılları arası geçen sürgün yıllarını İngiltere, Bath‘ta satın aldığı Fairfield House’da geçirmiştir. İmparator ve Ras Kassa, 14 odalı bu evin yüksek duvarlarının arkasında beraber sabah yürüyüşleri yapıyorlardı. Haile Selassie’nin en çok “diplomasi tarihi” okumayı seviyordu. Fakat saatlerinin çoğunu Amharca olarak yazdığı 90,000 kelimelik hayat hikâyesine ayırıyordu.

FAIRFIELD HOUSE

Fairfield House’dan önce, kısa bir süre Worthing‘te Warne’s Hotel’de Wimbledon‘da Parkside’da kalmıştır. Haile Selassie’nin büstü Cannizaro Parkının hemen yanında ve 1930’larda Haile Selassie Malvern, Abbey Hotel’de kalmıştır ve saray görevlilerinin kız ve kız torunları, Kuzey Malvern’de bulunan Clarendon Okulunda eğitim görüyorlardı. Bu dönem Link Top’ta bulunan Holy Trinity Kilisesine devam ediyordu. Haile Selassie’nin Malvern’de kalmasını kutlayan Mavi Plaka 25 Haziran 2011 Cumartesi günü takılmıştır. Bu törende Rastafari Hareketi kısa bir konuşma yapmış ve davul resitali vermişlerdir. 

Haile Selassie’nin bu dönemde faaliyetleri, Etiyopya direnişi ve işgalin meşruluğu üzerine yapılan İtalyan propagandasına karşı yoğunlaşmıştı. İbadet mekanlarına ve 1600 yıllık imparatorluk taşının da dahil olduğu tarihi emanetlere yapılan tecavüzler üzerine konuşma yaptı ve Etiyopya sivil nüfusuna yapılan mezalimi lanetledi.

Cemiyet’e müdahale etmesi için rica ederek devam etti ve bütün açıklığıyla “Tanrı’nın hükmü er ya da geç mağrura olduğu gibi zayıfa da uğrar”, İtalya’ya karşı kavgasında destek teşebbüsleri, İtalya Haziran 1940 tarihinde Almanya yanında II. Dünya Savaşı‘na katılana kadar çoğunlukla başarısız olmuştur.

İmparatorun uluslararası destek konusunda yakınmaları Birleşik Devletler’de karşılık buldu, özellikle Afro-Amerikan kuruluşlar arasında Etiyopya’nın durumu sempati topladı. 1937 yılında, Haile Selassie, Noel özel radyo mülakatında taksisinin karıştığı araba kazada dizinin kırılmasısı sonrası Amerikalıların verdiği desteğe için teşekkür etti. Radyo çıkmayı iptal etmeyerek, Hristiyanlık ve Milletler Cemiyeti Sözleşmesine iyi niyetleriyle bağladığı konuşmasını büyük bir acıyla tamamladı ve belirtti ki “savaşın tek anlamı savaş durdurmak değildir”:

Tanrı’nın oğlunun doğumu ile, eşi görülmemiş, tekrarlanamaz ve uzun zamandır beklenen bir olay gerçekleşti. Saray yerine bir ahırda, beşik yerine bir yem teknesinde doğdu. Bilge adamların kalpleri Yüce majestelerinin tevazusu sayesinde korku ve şüphe ile çarpıldı. Krallar onun önünde secdeye varıp ona ibadet ettiler. “İyi niyetli olanlara huzurlu olsun”. Bu onun ilk mesajı oldu.

[…]Bilge adamların emekleri onlara saygı kazandırdıysa da, hayatın bir gerçeğidir ki kötülüğün ruhu bu dünyanın gölgesini şekillendirir. Küstahlığın, çok açık şekilde insanlarını suça ve yıkıma sürüklediği görülür. Milletler Cemiyeti’nin kanunları devamlı ihlal ediliyor ve savaşlar ve mütecaviz eylemler tekrar ve tekrar cereyan etmektedir… Lanetin ruhu İsa’nın kanıyla bedel ödediği insan ruhu üzerine hakimiyet kuramayacaktır, bütün huzur seven insanlar, meşruluğun ve huzurun korunması ve artması için sağlam durmalıdırlar.

Bu dönem, Haile Selassie kişisel olarak acı veren birçok olay yaşadı. İki damadı, Ras Desta Damtew ve Dejazmach Beyene Merid, İtalyanlar tarafından infaz edildiler. Dejazmach Beyene Merid’in karısı, İmparatorun kızı Prenses Romanework kendisi çocukları ile beraber esir alındı ve 1941 yılında İtalya’da öldü. Kızı Tsehai, 1942 yılında kurtuluştan hemen sonra çocuğunu doğururken öldü.

Etiyopya’ya dönüşünden sonra, Fairfield House’u Bath şehrine bağışlamıştır. Elden geçirildiği 1990’lı yıllara kadar yaşlılar için mesken olarak kullanıldı. Günümüzde toplantı merkezi olarak kullanılmaktadır.[95]

1940’LAR VE 50’LER

Britanya kuvvetleri, temelde Albay Orde Wingate’in “Gideon Force” çatısı altında Etiyopyalı Afrikalılar ve Güney Afrikalı koloni birliklerinden oluşuyor, Etiyopya’yı kurtarmak için askeri çabaları koordine ediyordu. İmparatorun kendisi bu dönemde birçok imparatorluk bildirisi yayınlamıştır. Bu bildirilerde yetki herhangi bir resmi yolla dağıtılmadan, Etiyopya’yı kurtarmak için Britanya askeri kabiliyeti ve imparatorun halka söylemi ortak bir araya gelmiştir.

18 Ocak 1941 tarihinde, Doğu Afrika Seferi sırasında, Haile Selassie Um Iddla’da bir köyün yakınından Sudan ile Etiyopya sınırını geçmiştir. Yahuda Aslanı tekrar ayağa kalkmıştır. İki gün sonra, Etiyopyalı vatanseverler zaten Etiyopya’da olan “Gideon Force”‘a katılarak yolu hazırlamaya başlamışlardır. İtalya, Birleşik Krallık, İngiliz Milletler Topluluğu, Özgür Fransa, Özgür Belçika ve Etiyopyalı vatanseverler tarafından yenilgiye uğratıldı. 5 Mayıs 1941 tarihinde, Haile Selassie Addis Ababa‘ya girdi ve 1936 yılından beri sürgününden beş yıl sonra doğrudan Etiyopya halkına seslendi:

Bugün düşmanı yendiğimiz gündür. Bütün kalbimizle sevinelim dediğimizde, İsa’nın ruhu dışında başka bir yolla sevinmeyelim. Kötülük için kötü olmayalım. Düşmanımızın son ana kadar olağan mezalimini hoş görmeyeceğiz.

Düşmana yakışan hareketleri yaparak Etiyopya’nın güzel ismini bozmayalım. Düşmanımızın silahsız olduğunu ve geldikleri şekilde döneceklerini görmeliyiz. Ordumuzun ve müttefiklerimizin koruyucu azizi, Ejderhayı öldüren Aya Yorgi gibi, insanlığa karşı yeni yükselen allahsız ve zalim ejderhaya karşı sonsuz kardeşlik ve dostlukta müttefiklerimizle bir araya gelelim.

27 Ağustos 1942 tarihinde Haile Selassie imparatorlukta köleliğin yasal zeminini kaldırdı ve köle ticaretine karşı aralarında ölümde olan birçok ceza koydu. II. Dünya Savaşından sonra Etiyopya Birleşmiş Milletler‘in kurucu üyesi oldu. 1948 yılında, Somali ile Etiyopya arasında tartışmalı bir bölge olan Ogaden Etiyopya’ya verildi. 2 Aralık 1950 tarihinde BM Genel Kurulu 390 (V) sayılı kararı ile eski İtalyan sömürgesi olan Eritre ile Etiyopya’yı içeren bir federasyon kurdu. Etiyopya Eritre’nin mali, askeri ve dış politikaları idare ederken Eritre’nin buna karşılık etnik, dil, ve kültürel haklarını dengeleyen kendi anayasası olacaktı.

II. Dünya Savaşından önce uygulamaya koyduğu merkezileştirme politikalarına rağmen, Haile Selassie hala kendini istediği programları uygulayamaz görüyordu. 1942 yılında, ilerici bir vergi planı uygulamak istedi ancak aristokrasinin muhalefeti ile başaramadı ve sadece sönük bir vergi düzeni devreye girdi; 1951 yılında, bunu bile düşürmeyi kabul etti. Etiyopya hala “yarıfeodal” bir ülkeydi ve vergi usullerini reforme ederek sosyal ve ekonomik yapıyı değiştirmek isteyen imparatorun teşebbüsleri, imtiyazlarını savaş sonrası devam ettirmek isteyen aristokrasi ve din sınıfının direnci ile karşılaşıyordu. Haile Selassie yeni emlak vergileri uygulamayı başardı, yük sıklıkla mülk sahibinden köylüye geçti. Arzusunun dışında, vergi yükü ağırlıklı olarak köylüde kaldı.

1941 ile 1959 yılları arasında, Haile Selassie Etiyopya Ortodoks Tevhîdî Kilisesi‘nin Otosefal olması için çalıştı. Ortodoks Kilisesi başı piskoposu (Abuna) Mısır Patrikliğine bağlıydı. Haile Selassie Mısısr’da Kutsal Sinod’una Etiyopya piskoposuna bağımsızlığı için 1942 ve 1945 tarihlerinde başvurdu ve taleplerine red cevabı alınca Patriklik ile ilişkileri koparmak ile tehdit etti. Sonuçta 1959 yılında Mısır Patriği VI. Kyrillos, Abuna’yı Patrik-Katolikos mertebesine yükseltti. Bu çabalara ek olarak Haile Selassie kilise mülklerine vergi koyarak ve önceden sivil suçlara bakan kendi mahkemelerinin olması gibi kanuni imtiyazlarını sınırlayarak Etiyopya kilisesi ile devlet ilişkilerini değiştirdi.

Açık bir taraftarı olarak Kolektif güvenlik prensiplerine bağlı kalabilmek için, Birleşmiş Milletler kararına desteklemek için Kore Savaşına katılmak üzere Kagnew Müfrezesi olarak bilinen General Mulugueta Bulli komutasında bir birlik yolladı. Birlik 7.Amerikan Piyade koluna eklendi ve Pork Chop Hill gibi birçok muharebeye katıldılar. 1954 nutkunda, Kolektif güvenlik prensiplerinin bedeli olarak, imparator Kore Savaşına katılanlara konuştu:

Yaklaşık 2 on yıl önce, Kolektif güvenlik konusunu, sevgili insanlarımın kaderine arz ettiğim tarihten önce kişisel olarak dünya tarihinde o tarihte ve ilk kez kati olarak kişisel olarak ben üstlendim. Bu konu tüm açıklığıyla ortaya çıktı. Bilinç arayışım, beni yolumun doğruluğu konusunda beni ikna etti ve eğer, söylenmemiş acılar ve gerçekten amaçsız direnişlerden sonra, şimdi Kore’deki hareketimizle prensibin nihai haklılığını görüyoruz, son parlak haklılığım kadar inancımada direnme gücü verdiği için Tanrı’ya hamd ediyorum.

Kasım 1955 tarihinde gümüş jübile kutlamaları boyunca, Haile Selassie anayasa revizyonunu yayınladı, etkin güce sahip olmaya devam ederken, parlamentonun alt kanadını seçimle gelmesine izin vererek halkın politik katılımını genişletti. Siyasal partilere izin verilmedi. Modern eğitim metotları İmparatorluğun tamamına yaygınlaştırıldı ve Etiyopya gelenekleri ile uyumlu ve devletin antik monarşik yapısı çerçevesinde ülke modernizasyon için kalkınma proje ve planları yapılmıştır.

Haile Selassie, kilise ve aristokrasi de bulunan gelenekçilere gerçekçi davranıp uzlaşmıştır. Ayrıca devlet ile etnik gruplar arasındaki ilişkileri geliştirmeyi denemiş ve kontrol edilmeleri çok zor olan Afar topraklarına otonomi vermiştir. Feodalizmi sonlandırma reformları yavaş ve yerleşik aristokrasi ile olan uzlaşmaları nedeniyle zayıflamıştır. 1955 Anayasa revizyonu “hükümdarın tartışmasız gücünü” tekrarlaması ve köylülerin görece zayıflığını devam ettirmesi nedeniyle eleştirilmiştir.

BRİTANYA’YA YAPILAN JEST

1947 yılında ağır bir selden etkilenen Britanya için Britanya hükumetine yardım yollamıştır. Ulusal Felaket Fonu başkanı Lord Meork’a yolladığı mektupta, “savaşın yaralarını sarmakla meşgul halkımıza yardım etmekle meşgul olmamıza rağmen, bereketli ve güzel ülkenizin sıra dışı ağır yağmur yüzünde tahrip olduğunu ve yardım talebinizi duyduk. Bu yüzden az miktar para olan 1000 Poundu elçliğimiz aracılıyla sempati ve işbirliğimiz göstermesi bakımından yolluyoruz.” demiştir.

1960’LAR

Haile Selassie, 1960 Kongo Krizi sırasında barışı tesis için BM Genel Kurulu 143 sayılı kararıyla Kongo’nun birliği ve Belçika birliklerinden bağımsızlığını sağlamak amacıyla Birleşmiş Milletlerin Kongo’daki operasyonuna katılan Etiyopya birliklerine katıldı. 13 Aralık 1960 tarihinde, Haile Selassie Brezilya‘yı resmi ziyaretinde, İmparatorluk muhafızları başarısız bir darbe girişiminde özetle Haile Selassie’nin büyük oğlu Amha Selassie (Asfa Wossen) imparator ilan edildi. Hükûmet darbesi, düzenli ordu ve polis kuvvetleri tarafından engellendi. Darbe teşebbüsü geniş halk desteğinden yoksundu ve Etiyopya Ortodoks Tevhîdî Kilisesi tarafından lanetlendi ve ordu, hava kuvvetleri ve polis içinde popüler değildi. Diğer taraftan, imparatoru devirme çabaları öğrenciler ve eğitimli sınıf arasında desteğe sahipti. Darbe teşebbüsü Etiyopya tarihinde çok önemli bir an olarak kabul edilir, Etiyopyalıların “ilk defa kralın insanların rızası olmadan hükmetme gücününü sorguladıkları” noktadır. Öğrenci nüfusu köylülük ve fakirlik ile empati kurmaya ve onların haklarını savunmaya başlamışlardır.

Hala geniş şekilde Avrupa’nın sömürgesi olan Afrika’da sıkı bie Dekolonizasyon politikası izleyen Batı ile yakın müttefik olmayı devam ettirdi. Eritre’nin geleceğinde menfaat sağlamak için rekabet eden süper güçlerin gölgesinde, Birleşmiş Milletler ülkenin statüsü ile uzun bir araştırma yürüttü. O dönem idareyi elinde tutan Britanya, Hristiyan ve müslüman nüfusun ayrılıp ülkenin Etiyopya ile Sudan arasında taksim edilmesini önerdi. Bu fikir, Birleşmiş Milletler ile Eritre’nin siyasi partileri tarafından anında reddedildi.

Birleşmiş Milletler, Eritre’nin Etiyopya ile federasyon olmasına karar verdi. Bu karar daha sonra 2 Aralık 1950 tarihli BM Genel Kurulu 390 (V) sayılı kararının şartı olmuştur. Eritre’nin kendi Parlamentosu ve idaresi olacak ve federal olacak olan Etiyopya Parlamentosunda temsil edilecekti. Fakat Haile Selassie kendi 1955 anayasasında bu değişikleri Avrupalı teşebbüslere rağmen yapmadı ve bu anayasasını Eritre ve Etiyopya uyguladı. 1961 yılında Haile Selassie’nin federasyonu dağıtıp, Eritre Parlamentosunu kapatınca, 30 yıllık Eritre Bağımsızlık Savaşı başladı.

Eylül 1961 tarihinde, Haile Selassie, Yugoslavya Sosyalist Federal Cumhuriyeti başkenti Belgrad‘da toplanan Bağlantısız Devletler hükûmet ve devlet başkanları konferansına katıldı. Bu, Bağlantısızlar Hareketi‘nin kurulduğu konferans olarak kabul edilir.

1961 yılında, bağımsızlık isteyen Eritreliler ile Etiyopya güçleri arasında gerilim Eritre Bağımsızlık Savaşı’nın zirveye ulaşmıştır. 1962 yılında, İmparator, Eritre’yi Etiyopya’nın 14. vilayeti olarak ilan etti. Başlangıçta Haile Selassie ile sonra onun yerine gelecek Sovyet destekli cuntanın kuvvet yoluyla Eritre’yi tutma teşebbüleri sonucu, savaş 30 yıl sürdü.

1963 yılında, Addis Ababa Konferansı Haile Selassie çağrısı ile toplandı. Afrika Birliği (AB] öncülü Afrika Birliği Örgütü (ABÖ) temelleri atıldı. Yeni organizasyon, genel merkezini Addis Ababa‘ya kurdu. O yılın mayıs ayında, Haile Selassie ABÖ’nün ilk resmi başkanı seçildi. Mali lideri Modibo Keita ile birlikte, Etiyopyalı lider Bamako uzlaşmasını sağlayarak Fas ile Cezayir arasındaki sınır anlaşmazlığını sona erdirdi. 1964 yılında, Afrika Birleşik Devletleri kavramını başlatmıştır, bu düşünce daha sonra Muammer Kaddafi tarafından devir alınmıştır.

MUAMMER KADDAFİ

4 Ekim 1963 tarihinde, Haile Selassie Birleşmiş Milletler Genel Kuruluna seslenmiş ve Milletler Cemiyeti’nde daha önce yaptığı konuşmayı alıntı yaptı:

27 yıl önce, Etiyopya İmparatoru olarak, İsviçre, Cenevre’de kürsüye çıkmış ve Milletle Cemiyeti’ne konuşma yapmıştım, faşist işgalciler tarafından savunmasız ulusuma karşı yapılan azgın saldırı ile oluşan yıkımın tamir edilmesi için başvurmuştum. Dünyanın bilincine ve Dünyanın bilinci için konuşmuştum. Benim sözlerime aldırış edilmedi fakat 1936’da yaptığım uyarımın doğruluğunu tarih onayladı. Bugün önünde durduğum organizasyon başarısız öncülünün örtmeyi başarmıştır. Bu gövdede Cenevre’de yürürlüğe sokmakta başarısız olduğum Kolektif güvenlik prensipleri kutsanmıştır. Burası, bu genel kurulda, insanoğlunun barış içinde yaşaması için en iyi – belki de sonuncu – umuda yaslanmaktadır.

25 Kasım 1963 tarihinde, İmparator Franda başkanı Charles de Gaulle‘ün de olduğu diğer devlet başkanları ile Washington, DC‘ye suikaste uğramış John F. Kennedy‘nin cenaze törenine hareket etti.

1966 yılında, Haile Selassie toprakları kayıt edilmesini içeren ve aristokrasiyi zayıflatan bir vergiyi yürürlüğe koydu. Bu vergi yapılan değişikliklere rağmen, Gojjam’da bir isyana neden oldu. Bu isyan bastırılsa da verginin kaldırılmasına neden oldu. İsyan, diğer toprak sahiplerinin Haile Selassie’ye meydan okumaları konusunda cesaretlendirdi.

Kore ve Kongo gibi BM onaylı Kolektif güvenlik operasyonlarına Etiyopya’nın katılımını sağlayıp onaylarken, Haile Selassie BM onaylı olmayan Hindiçin‘de yapılan yabancı müdahalelere uzak durmuş ve yarattığı gereksiz acı nedeniyle sürekli üzülmüş, birçok ortamda Vietnam Savaşı‘na son verilmesi çağrısında bulunmuştur. Aynı zamanda Birleşik Devletler’e karşı iletişimi açık tutmaya devam etmiş ve 1950 ve 1960’larda Afro-Amerikan sivil haklarının yasalaşmasında ilerleme sağlamak için, bu yıllarda yaptığı birçok ABD ziyaretlerinde tavsiyelerde bulunmuştur.

1960 ve 1970’lerde, öğrenci olayları, Etiyopya’nın gündelik hayatının bir parçası oldu. Marksizm, özellikle dünyanın diğer taraflarında popüler olan radikal ve sol kanat fikirlere maruz kalmış yurt dışında eğitim almış planlar olmak üzere Etiyopya aydınlarının geniş kesimlerinin köklerine nüfus etti. İmparatorluk Sarayı, Parlamento ve Etiyopya Ortodoks Kilisesi’nde bulunan muhafazakarların dirençleri, Haile Selassie’nin toprak reformunun hayata geçmesinin imkansız hale getirdi ve hükümetin saygınlığına zarar verdi, Haile Selassie’nin sahip olduğu itibara mal oldu. Bu köylü nüfus arasında kızgınlığı besledi. Sendikaları zayıflatma çabaları de imajına zarar verdi. Bu sorunlar yığılmaya başladı, Haile Selassie iç işlerin büyük kısmını Başbakan Aklilu Habte-Wold’a bıraktı ve kendisi daha çok dış politikaya odaklandı.

1970’LER

Etiyopya’nın dışında, Haile Selassie büyük prestij ve saygı görmeye devam etti. Uzun süren iktidarının ardından, Charles de Gaulle ve John F. Kennedy‘nin cenaze törenleri, Bağlantısızlar Hareketi‘nin zirveleri, 1971 yılında Pers İmparatorluğu’nun 2,500. yılı kutlaması gibi devlet törenlerinde kendisine diğer liderlerden fazla öncelik verilmiştir. 1970 yılında İtalya Cumhurbaşkanı Giuseppe Saragat‘ın konuğu olmuş ve Milano‘da İtalyan Tasarruf Bankası Başkanı Giordano Dell’Amore ile buluşmuştur. Ekim 1971 yılında, Çin’i ziyaret etmiştir ve Moğolistan’da uçak kazasında ölen öncülü Lin Biao‘nun ölümünün ardından Mao Zedong ile buluşan ilk yabancı devlet başkanı olmuştur.

WOLLO KITLIĞI

1972 ile 1974 yılları arasında çoğunlukla kuzeydoğu Etiyopya’da bulunan Wollo ile Tigray’ın bazı kısımlarında etkili olan kıtlık 40,000 ile 80,000 arası Etiyopyalının ölümüne neden olduğu tahmin edilmektedir.[ Bir BBC haberi Etiyopya Gıda Enstitüsü’nden o dönem alınan tahmini sayılar baz alınarak 1973 yılında yaklaşık 200,000 ölüm olduğunu belirtir. Bu sayı bazı başka metinlerde de tekrar edilse de daha sonra bu “fazla kötümser” bulunmuştur. Bölge, çok sık tekrar eden hasat bozulmaları, sürekli yiyecek azlığı ve açlık riski ile meşhur olmasına rağmen, bu seferki farklı bir şekilde az rastlanırdı. Doğrulanmamış 200,000 ölüye dayandırmış Jonathan Dimbleby’in 1973 yılı yapımı “Bilinmeyen Kıtlık” programı büyük bir yardım akışını tetiklerken, aynı zamanda Haile Selassie’nin rejimini de istikrarsızlaştırmıştır.

Bu geri planda, bir grup subay İmparator’un sendeleyen rejimine karşı bir cunta girişimini başlattılar. Hala geniş şekilde saygı gören Haile Selassie’yi destekleyen halk desteğini göğüsleyebilmek için, “Bilinmeyen Kıtlık” programına sarayda Afrika’nın büyük yaşlı adamının başkanlık ettiği bir evlilik ziyafetini ekleyerek kurmaca bir kopyasını yaptılar. “Gizli Aç” ismiyle yeniden isimlendirdiler, bu kara film, Etiyopya televizyonlarında yayınlandı ve İmparatora kızgınlığın körüklendiği bir gün oldu.

Bazı haberler, İmparatorun kıtlığın boyutlarının yeterince farkında olmadığını söyleseler de diğerleri gayet iyi farkında olduğunu söylerler. İmparatorluk hükümetinden açlığın etkilerinin gösterilmesi teşebbüslerinin, yolsuzluğa karışmış yerel yetkililer tarafından saklanmasına ek olarak, Kremlin‘in Haile Selassie’nin Etiyopya’sı gerici ve yetersiz (sözde Marksizm-Leninizm ütopyasıyla ilintili olarak) tasvir etmesi, onun düşüşüne, Mengistu Haile Mariam‘ın yükselişine neden olan ayaklanmalara katkıda bulundu. Açlık ve onun medyadaki görünümü hükumete olan desteği sarstı ve Haile Selassie’nin eski mutlak kişisel popülaritesini azalttı.

Askeri ayaklanmalar ve 1973 Petrol Krizi‘nin sonucu yüksek petrol fiyatları krizi şiddetlendirdi. Petrol Krizi sonucu tetiklenen uluslararası ekonomik kriz, ithal malların, benzinin ve yiyeceğin maliyetlerini uçururken, işsizlik birden arttı.

DARBE

Şubat 1974 tarihinde, Addis Ababa’da beklenmedik ekonomik enflasyona karşı dört gün süren ciddi ayaklanmalarda 5 kişi öldü. İmparator Ulusal Televizyon kanalından petrol fiyatlarını düşürdüğünü ve temel ihtiyaç maddelerinin fiyatlarını dondurduğunu ilan etti. Bu halkı sakinleştirdi ama söz verilen % 33 maaş artışı sonradan ayaklanacak orduyu sakinleştirmeye yeterli olmadı, ayaklanma Asmara’da başlayıp tüm imparatorluğa yayıldı. Bu ayaklanma 27 Şubat 1974 tarihinde Başbakan Aklilu Habte Wold’un istifasına neden oldu. Haile Selassie tekrar televizyona çıkarak daha yüsek ödeme isteyen ordunun taleplerini kabul edip, Endelkachew Makonnen’i yeni başbakan olarak atadı. Endalkatchew’in birçok tavizlerine rağmen hoşnutsuzluk mart ayında ülkeyi felç eden dört günlük genel grev ile devam etti.

Endelkachew Makonnen

TUTUKLANMA

Düşük rütbeli subaylardan ve gönüllülerden oluşan bir komite olan Derg, haziranda ordunun taleplerini araştımasına neden oldu, 12 Eylül 1974 tarihinde hükumetteki karışıklıktana yararlanarak Haile Selassie’yi tahttan indirdi. Eritre asıllı Protestan General Aman Mikael Andom, yurtdışına tıbbi tedavi gören Veliaht Prens Asfa Wossen dönene kadar geçici devlet başlanı oldu. Haile Selassie, Addis Ababa’da Silahlı Kuvvetlerin 2.Tümeninde bir evde kısa bir süre tutuldu, bu esnada ailesinin çoğunluğu başkentin kuzeyinde eski Harar Dükü Prens Makonnen’in konutunda tutuklanarak tutuldular. İmparator hayatının son aylarını Büyük Saray’da hapis geçirdi.

Daha sonra imparatorluk ailesinin çoğunluğu Addis Ababa’da “Alem Bekagne” ya da “Goodbye, cruel world” olarak da bilinen Kerchele Cezaevi’nde hapsedildiler. 23 Kasım 1974 tarihinde, imparatorluk hükumetinin 60 eski yüksek bürokratı, yargılanmadan infaz edildiler. İnfaz içinde Haile Selassie’nin torunu ve iki eski başbakan vardı. Bu cinayetler, Etiyopyalılar tarafından “Kanlı Cumartesi” olarak adlandırılır ve Veliaht Prens Asfa Wossen tarafından lanetlenmiştir; Dreg, buna imparatorluğun meşruluğu kararını iptal ederek cevap verdi ve Süleyman Hanedanı‘nın bittiğini duyurdu.

MENGİTSU HAİLE MARİAM

ÖLÜMÜ VE DEFNEDİLMESİ

28 Ağustos 1975 tarihinde devlet medyası eski hükümdar Haile Selassie’nin 27 Ağustos günü prostat muayenesi sonrası gerçekleşen prostata ameliyatının komplikasyonlarını takiben “solunum yetmezliğinden” öldüğünü bildirdi. İmparatorluğa bağlı bazıları, imparatorun gerçekte suikaste kurban gittiğine inanmaktadırlar ve bu inanış azalmadan günümüze kadar gelmiştir. Etiyopya’da görevli bir Batılı gazeteci o zamanlar, “gerçekte ne olduğu bilinmese de, onu kurtarmak için hiç çaba harcanmadığını gösteren güçlü işaretler vardır. Gerçekten öldürüldüğü olanak dışı bir ihtimal değildir. Böyle fısıltılar, Addis Ababa’de gerçekte ne olduğunun önüne geçip kuşku ve güvensizlik atmosferini doğuruyor.” diye yorum yapmıştır.

Sovyet destekli Derg cuntası 1991 yılında yıkıldı. 1992 yılında, imparatorun kemikleri saray zemininde beton bir plakanın altında bulundu; bazı haberler, ondan arta kalanların bir tuvaletin altında bulunduğunu ileri sürer. Yaklaşık bir on yıl sonra, Etiyopya mahkemesi ölümünün şartlarını ortaya çıkarmaya teşebbüs ederken, tabutu Bhata Kilisesinde büyük amcası II. Menelik‘in yattığı yerin yanına konuldu. 5 Kasım 2000’de, Haile Selassie’ye Etiyopya Ortodoks Tevhîdî Kilisesi, imparatorluk tarzı bir cenaze töreni düzenledi. Hükümet, bu merasime resmi imparatorluk cenaze töreni olarak adlandırılması çağrılarını reddetmiştir.

Bu büyük cenazeye katılan Rita Marley gibi bazı meşhur Rastafari figürleri ve diğer katılımcılara rağmen, birçok Rastafari bu merasimi reddetmiş ve kemiklerin Haile Selassie’den kalanlar olduğunu kabul etmemişlerdir. Rastafari hareketi içinde Haile Selassie 1975 yılında gerçekten ölüp ölmediğine dair bazı tartışmalar hala devam etmektedir.

RİTA MARLEY

Bugün Haile Selassie’ye bedenleşmiş tanrı olarak tapanlar Rastafari hareketinin takip eden bireyler arasında bulunmaktadır. Rastafari kelimesi Haile Selassie’nin imparator olmadan önce kullandığı Ras -“baş” anlamına gelen unvan ve Dük’e karşılık gelir- Tafari Makonnen isminden gelir. 1930’larda Jamaika‘da Marcus Garvey‘in Pan-Afrikanizm hareketinin etkisinin altında ortaya çıkmıştır.

MARCUS GARVEY

Afrika ve Afrika Diasporası insanlarının özgürlüğüne liderlik edecek Mesih olarak görülmüştür. İmparatorluk unvanı Yahuda Kavminin Fatih Aslanı ve Kralların Kralı ve Tanrının Seçilmişi‘dir ve onun Kral Süleyman ve Saba Melikesi Belkıs‘a kadar izlenen geleneksel bağlantısı bilinmektedir. Kralların KralıLordların LorduYahuda Kavminin Fatih Aslanı ve Davud kökeni kavramları, Rastafariler tarafından, Yeni Ahit‘in kehanetler içeren Apokalipsinde geçen mesihin dönüşünün onayları olarak algılanmıştır. Haile Selassie’nin bedenleşmiş İlâhiyatının Rastafari inancına girmesi onun taç giyme töreninin haberlerinin Jamaika‘ya ulaşması ile başlamıştır, özellikle Time dergisinin, taç giyme töreninden bir hafta önce ve bir hafta sonra yayınladığı iki makale bu konuda ön plana çıkar. Haile Selassie’nin bakış açıları hareketin felsefesine yayılmıştır.

1961 yılında Jamaika hükûmeti diğer meselelerin yanında yurtlarına geri dönme meselesini imparator ile konuşmak üzere Rastafari ve Rastafari olmayan liderlerden oluşmuş bir delegasyonu Etiyopya’ya göndermiştir. İmparator aralarında Mortimer Planno‘nun da olduğu Rastafari delegasyonuna “inananlarınıza korkmamalarını söyleyin, yurtlarına geri dönme meselesinde kişisel yardımda bulunacağım” demiştir.

MORTIMER PLANNO

Haile Selassie, Jamaika’yı 21 Nisan 1966 tarihinde ziyaret etmiştir ve kendilerini ziyarete gene mesihleri olduklarına inandıkları adamı duyabilmek için, Jamaika’nın her yerinden yaklaşık yüzbin Rastafari Kingston‘da Palisadoes Havaalanına toplanmıştır, Esrar sigara ve pipoları alenen içiliyordu, bu da havada “bir esrar dumanı” birikmesine neden olmuştu. Haile Selassie havaalanına vardı fakat kalabalığın piste hücum etmesiyle uçağın hareketli merdivenlerinden aşağı inemedi. Uçağa geri döndü, bir süre görünmedi. Sonunda Jamaikalı yetkililer çok iyi tanınan Rasta lideri olan Ras Mortimer Planno‘yu inmesi için imparatoru iknaya gönderdiler. Planno yeniden gözüktü ve kalabalığa “İmparator bana sizlere sakin olmanızı söylememi istedi. Geri çekilin ki İmparator inebilsin” diye seslendi. O gün birçok araştırmacı tarafından hareketin büyük bir dönüm noktası olduğunu düşünür ve hala Rastafari’ler tarafından imparatorun taç giydiği 2 Kasım’dan sonra en kutsal ikinci gün olarak “Grounation Day” ismiyle kutlanmaktadır.

Planno’nun bu hareketi üzerine, Jamaikalı yetkililer İmparatorun katıldığı tüm devlet faaliyetlerine Rastafari yetkililerinin de bulunmasını talep ettiler ve Rastafari büyükleri, imparatorun huzuruna özel kabul edildiler, bu kabulde İmparator’un onlara Jamaika’nın insanlarını özgür kılmadan Etiyopya’ya dönmemeleri gerektiğini söylediğini bildirdiler. Bu vecize “Geri dönmeden önce Özgürlük” olarak bilinir hale gelmiştir.

Haile Selassie, Jamaikalı yetkililerin beklentilerini yerine getirmeyip, kendisinin geri dönmüş İsa olduğuna inanan Rastafarileri eleştirmemiştir. Yerine hareketin sadık yaşlılarına altın madalyonlar hediye etmiştir – bu ziyaret sırasında böyle bir onur alan tek katılımcılar onlardır. Sonradan Jamaika Başbakanı olacak Halkın Ulusal Partisi lideri Michael Manley‘in Ekim 1969 tarihindeki Etiyopya gezisi sırasında, imparatorun 1966 kabulündeki hayretlerini tekrar hatırlatmış ve bu kabulde inançlarına saygılı olması gerektiğini hissettiğini belirttiği iddia edilmiştir. Manley’in Jamaika 1972 seçimlerini kazanmasına neden olduğuna inanılan Yeşu Asası ya da Doğruluk Asası’nı İmparatordan hediye olarak aldığı gezidir.

MICHAEL MANLEY-FIDEL CASTRO

Bob Marley‘in karısı Rita Marley, Haile Selassie’nin Jamaika gezisini gördükten sonra Rastafari inancına dönmüştür. Mülakatlarında (ve kitabı No Woman, No Cry‘da) Haile Selassie’nin kalabalığa el sallarken, İsan’nın haça çivilenmesi sonucu oluşan işaretleri gösteren Stigmata izi gördüğünü söyler, bu iddia diğer kaynaklar tarafından desteklenmemiştir fakat Marley ve diğer Rastafariler Haile Selassie’nin onların gerçek mesihi olduğunu gösteren bir delil olarak kullanmışlardır. Sonradan uluslararası olarak tanınacak Bob Marley’in de bu inanca dönmesinde de etkili olmuştur. Sonuç olarak Rastafari inancı dünyanın çoğu tarafından daha iyi bilinir hale gelmiştir. Bob Marley’in ölümünden sonra yayınlanan Demir Aslan Siyon (Iron Lion Zion) şarkısı Haile Selassie’ye atıftır.

KUTSALLIĞIN MUHAKEMESİ

1967 yılında kaydedilen mülakatta Haile Salassie kutsallığını reddeder görünmüştür. Mülakatta, Bill McNeil “Yüce majestelerinin, İsa Mesih’in yeniden bedenleşmiş hali olduğuna inanan dünya üzerinde milyonlarca Hristiyan var.” demiştir. Haile Salassie ana dilinde şöyle cevap vermiştir:

BOB MARLEY

“Bu düşünceyi duyuyorum. Rastafariler ile de bir araya geldim. Onlara açık bir şekilde söyledim ki ben bir insanım, ben bir ölümlüyüm ve gelecek nesil benim yerimi alacak ve onlar ilahtan insan oğlunun meydana gelmesi gibi bir küstahlık ya da gösterişçilik hatasına asla düşmemeliler.


Birçok Rastafari CBC mülakatını imparatorun kendi kutsallığını inkâr etmesi olarak yorumlamamıştır ve Robert Earl Hood’a göre Haile Selassie “her şekilde kutsallığını red ya da kabul etmemiştir. Reggae Routes: The Story of Jamaican Music‘te Kevin Chang ve Wayne Chen

Kesin bir tarih verimemesine rağmen Haile Selassie’nin kendisinin kutsallığını reddettiği çok sıklıkla söylenir. Eski senatör ve Gleaner editörü, Hector Wynter, 1966 Jamaika gezi sırasında ona Rastafariliği ve Tanrı olmadığını anlatırken, imparatorun “Onların inançlarını rahatsız eden biri miyim?” diye cevap verdiğini anlatır,şeklinde yazmışlardır.

Etiyopya’ya döndükten sonra, başpiskopos Abuna Yesehaq Mandefro’yu Karayipler‘e, Rastafarileri ve diğer Batı Hint Adalıları Etiyopya kilisesine katılmalarına yardım etmek için yolladı ve bazı kaynaklara göre, kutsallığını reddetti.

1948 yılında, Haile Selassie, Addis Ababa’nın 250 km güneyinde Shashamane’de Batı Hint Adaları‘dan gelen Afrika kökenlilerin kullanmaları için bir toprak parçası bağışladı. Birçok Rastafari ailesi oraya yerleşmiş ve günümüzde de bir topluluk olarak hala orada yaşamaktadırlar.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu